Arzu Revza Kaya - Tezhip - Geleneksel Sanatlar

BİYOGRAFİ                  

İKİ HECE BİR NEFES ‘TEZ-HİP’

Ömür ‘uzun, ince bir yol’ du madem, benim için yürünecek en güzel yollardan biri kuşkusuz sanatla bezenmiş bir yaşamdı.

Yolun hem düzlüğü hem de yokuşu olacaktı elbette! Tabiri caizse  kanlı terler dökerek, yemekten, içmekten, dinlenmekten gönüllü feragat ederek eğitimini tamamladığım sanatım, sabrı olmayan için geçici bir heves, sabrı olana bir armağandı.

Öyle bir armağan ki, idrakı arttıran, sabrın sonunda şükre ulaştıran, cüzzi irade ile atılan her fırça darbesinde külli iradeyi ortaya koyan bir garantördü.

2010 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tezhip Ana Sanat Dalı’ndan mezun olduğum andan itibaren, yaşamımı sürdürmekte olduğum Isparta’nın gülleri kadar kıymetli ve eşsiz, memleketim olan Polatlı’nın bozkırları kadar sonsuzluk hissi veren eserleri nakşetmek için bu aşkı, bu ata yadigarı sanatı önce ellerime, gözlerime, kalbime ve ruhuma işledim.

Herşey sevmekle başlıyordu. Sevmek yolun yokuşunu düz ovaya çeviriyordu. Sanatını sevmek ise müzehhibeden tezhibe, tezhipten ise onu seyreden gözlere bir şifa bir gönül köprüsü oluyordu.

Tüm bunlar bir tezhibi  imzası atılmış, çerçeveye girmiş bir eser, ne tek başına bir duvar süsü ne de maddi değeri biçilmiş bir meta olmaktan özgürleştiriyordu.

Tezhip nakkaşın gözünün nuru, bakışının aynası, sabrının selameti, sebatının şükrü, İlah’ın ruhu, Musavvir’in tecellisi oluyordu.

Ve an geliyor tezhip kelimesi müzehhibede manasını ‘NEFES’ e bırakıyordu. İş olmaktan çıkmış ‘AŞK’ olmuştu. Öyle bir aşk ki ‘TEZ’ diye alınıyor ‘HİP’ diye veriliyordu.

Neticede bir tezhibe sahip olan ise sadece bir esere değil, müzehhibenin aşkına, nakşına ve dahi nefesine sahip oluyordu.

 Arzu Revza Kaya Eserleri